0541 146 65 66
Sosyal Medya Hesaplarımız

Boşanma Davası ve Boşanma Nedenleri

Boşanma Davası ve Boşanma Nedenleri

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre yasal boşanma sebepleri varsa anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası adı altında iki çeşit boşanma davası açılabilir. Boşanma davası açılırken boşanma talebinin bir sebebe dayatılması gerekmektedir. Özel ve genel sebepler olarak boşanma sebepleri iki alt başlıkta incelenebilir. Bunlardan özel boşanma sebepleri:

  • Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası
  • Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedenleri ile boşanma davası
  • Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebepleri ile boşanma davası
  • Terk sebebiyle boşanma davası
  • Akıl Hastalığı sebebiyle boşanma davası

Genel boşanma sebepleri belli sayıda sınırlandırılamaz. Geçimsizlik, hakaret, şiddet, güven sarsıcı davranışlar, mizaç uyuşmazlığı nedeniyle tartışma, evlilik yükümlülüklerini yerine getirememe örnek olarak verilebilir. Hatta Yargıtay kararlarına bakıldığında çok ilginç boşanma sebepleri ile karşılaşmak mümkündür.

Sebeplerin iki alt başlıkta incelenmesindeki temel husus, özel boşanma sebebiyle açılacak bir boşanma davasında taraflar kusurları değil yalnızca özel sebebi ispatlamakla yükümlüdür. Ancak genel boşanma sebebiyle açılacak boşanma davasında mahkemenin boşanma kararı verebilmesi için her iki taraf da kusurların ispatını yapmak zorundadır.

  1. Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu 161. Madde zina nedeniyle boşanma davası hususunu açıklamaktadır.

Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Zinanın kelime anlamında her ne kadar cinsel birleşmenin gerçekleşmesi olsa bile, Yargıtay teşebbüs aşamasında kalan, zina yapıldığı intibaını uyandıran olayların bulunması durumunda zina sebebine dayalı açılan boşanma davasının kabulü gerektiğini aşağıda karar numarası belirtilen kararında açıklamıştır. Çünkü cinsel birleşmenin yaşandığının ispatı zordur. Ancak birlikte olduğuna dair ciddi ve inandırıcı deliller varsa zina kabul edilir. Eşin başka karşı cinsle olan konuşması, sevgili olması gibi hususlar zinaya girmez. Zina evlilik dışı cinsel ilişkiyi kapsar.

“Davalı-karşı davacı (kadın)’ın ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Davacı-karşı davalı kocanın çekişmeli boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekir.” (Y2HD-K.2013/17864).

Boşanma davası hem özel sebeplerden zina nedeniyle hem de genel herhangi bir sebeple beraber açılabilir. Zina sebebiyle boşanma davasında eşini affeden kişi yeniden zina nedeniyle boşanma davası açamayacaktır. Diğer sebeplere bağlı olarak yeniden boşanma davası açılabilir.

Zina sebebiyle boşanma davası zinayı öğrenmeden itibaren 6 ay içinde ve her halükarda 5 yıl içinde açılmalıdır. Bu süre geçtikten sonra zina sebebiyle boşanma davası açılırsa davaya genel boşanma sebepleri ile devam edilir.

Zina nedeniyle açılan boşanma davalarında aldatılan eş diğer eşten manevi tazminat isteyebilecektir.

2)    Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedenleri ile Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu’nun 162. Maddesi bu tür özel sebebe dayatılarak açılacak boşanma davası hususunu içermektedir.

Madde 162- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Söz konusu dava sebebi hayata kast, pek kötü davranış ve onur kırıcı davranış nedenlerinin açıklanması önem arz etmektedir. Hayata kast fiili eşin yaşam hakkına yönelik her fiili kapsamaktadır. Fiil sonucu bu fiile maruz bırakılan eşin yaralanıp yaralanmaması değil, öldürme iradesinin ortaya konulmuş olması önem teşkil eder.

Eşin bedenen ve ruhen sağlığını bozan davranışlar pek kötü davranış kavramı altında değerlendirilir. Somut olay değişkenlik göstereceğinden fiilin bu şekilde nitelendirilip nitelendirilmeyeceği hakimin takdirindedir.

Onur kırıcı davranışlar eşi, toplum nezdinde aşağılama, küçük düşürme, hakarette bulunma ve sövme olarak ortaya çıkmaktadır. Kızgınlık ve şaka yollu ile söylenen söz, eleştiri gibi davranışlar ağır derecede onur kırıcı davranış olarak kabul edilmemektedir ve yalnızca ağır derecede onur kırıcı olarak nitelendirilecek fiiller boşanma sebebi sayılmaktadır.

Zinada olduğu gibi hayata kast, pek kötü davranış ve onur kırıcı davranış nedeniyle açılan boşanma davasında affeden eşin dava hakkı yoktur. Aynı sebeple boşanma davası açılamaz.

3)    Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebepleri İle Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu’nun 163. Maddesi bu konuyu ele almaktadır.

Madde 163- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

Küçük düşürücü suç; toplum nazarında kişiyi utandıran, aşağılan ve yüz kızartan, hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet, irtikap, hileli iflas, uyuşturucu madde kullanımı ve satışı gibi suçlardır. Haysiyetsiz hayat sürme ise; namus, şeref ve itibar değerlerine aykırı bir yaşam tarzının benimsenip o yaşam tarzıyla hayatın idam edilmesine denir. Buna örnek olarak genelev işletmeciliği, jigololuk, ayaşlık ve kumarbazlık verilebilir.

4)    Terk Sebebiyle Çekişmeli Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu 164. Madde terk sebebiyle boşanma davası hususunu açıklamaktadır.

Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

Ortak konutu terk eden eş en az 6 aydır evine dönmemiş ve halen de ayrı olmalıdır. Terk sebebiyle boşanma davası açabilmek için öncelikle evini terk eden eşe noter kanalıyla ihtar çekilir ve eve dönmesi istenir. İhtarnamede eşin evine dönmesi aksi takdirde boşanma davası açılacağı belirtilmelidir. Eşin evine dönmesi için 2 ay beklenmesi gerekir. Eğer eş eve dönerse artık ihtarnameye dayanarak boşanma davası açılamaz.

İhtar çeken eş, diğer eşin gelmesi için bir aile konutu bulundurmakla mükelleftir. Büyüklerle yaşayan eşlerin anne babalarının evine dönme yükümlülüğü yoktur. Bu şartlar sağlanıyorsa ve eş ihtara rağmen eve dönmezse terk nedeniyle boşanma davası açılabilir.

5)    Akıl Hastalığı Sebebiyle Çekişmeli Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu 165. Ve 145. Madde bu hususu ele almaktadır.

Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

145. Maddede belirtildiği gibi evlenmeden önce eşlerden birisinin akıl hastalığına yakalanmış olması, mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali davasının açılmasına olanak sağlar. Bu nedenle eşlerden biri mutlaka evlendikten sonra akıl hastalığına yakalanmış olmalıdır.

Madde 145- Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır: 1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması, 2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması, 3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması, 4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.

  • Genel Boşanma Sebepleri

Türk Medeni Kanunu 166. Maddesi genel boşanma sebepleri hususunu açıklamaktadır.

Madde 166- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Yargıtay tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtıkları gerekçesiyle boşanma kararı verilmesi gerektiği kabul edilen bazı durumlar şunlardır:

  • Güven sarsıcı davranışlarda bulunma
  • Cinsel ilişki yaşamamaya da doğal olmayan yoldan cinsel ilişkiye zorlama
  • Eşlerin birbirini sevmemesi, ilgilenmemesi
  • Eşin ev işlerini yapmaktan kaçınması durumu
  • Eşlerin diğer aile bireyleri ile geçimsizlik
  • Evlilik içi sırların dışarıya anlatılması
  • Eşin çocukların bakımını ihmal etmesi
  • Aile konutu sağlanmayıp ebeveynlerle birlikte yaşanması
  • Diğer eşin borcundan dolayı eve haciz gelmesi vb.…

Anlaşmalı Boşanma Davası

Eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesiyle birlikte en az 1 yıl süren evlilikler hukuki olarak sonlandırılabilir. Bu durum anlaşmalı boşanma davası olarak adlandırılmaktadır. Anlaşmalı boşanma davasında hakimin, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi şarttır. Tarafların, boşanma sonucunda oluşacak maddi sonuçları ve çocukların durumuyla alakalı yapılacak düzenlemeyi kabul etmesi gerekmektedir.

Çekişmeli Boşanma Davası

Dava sebebinin özel veya genel olarak dayandığı ve tarafların bu sebepleri ve karşı tarafın kusurlarını ispatlamakla yükümlü olduğu dava türüdür. Bu ispatlarda kullanılacak deliller; tanık beyanları, telefon görüşme kayıtları veya mesaj içerikleri, boşanmaya temel teşkil edecek olguları ispatlamak amacıyla yalnızca bir kereye mahsus kaydedilmiş ses kaydı, sosyal medya içerikleri, güvenlik kamerası görüntüleri, uçak veya otel kayıtları, fotoğraflar banka kayıtları vb. olabilir. Bu deliller göz önünde bulundurularak her iki tür boşanma davası da yetkili aile mahkemesi tarafından aşağıdaki yargılama usulleri ile yapılır.

Türk Medeni Kanunu Madde 184- Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbidir:

1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.

2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz. 4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.

5. Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.

6. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

Boşanma Davası ve Boşanma Nedenleri

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre yasal boşanma sebepleri varsa anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası adı altında iki çeşit boşanma davası açılabilir. Boşanma davası açılırken boşanma talebinin bir sebebe dayatılması gerekmektedir. Özel ve genel sebepler olarak boşanma sebepleri iki alt başlıkta incelenebilir. Bunlardan özel boşanma sebepleri:

  • Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası
  • Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedenleri ile boşanma davası
  • Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebepleri ile boşanma davası
  • Terk sebebiyle boşanma davası
  • Akıl Hastalığı sebebiyle boşanma davası

Genel boşanma sebepleri belli sayıda sınırlandırılamaz. Geçimsizlik, hakaret, şiddet, güven sarsıcı davranışlar, mizaç uyuşmazlığı nedeniyle tartışma, evlilik yükümlülüklerini yerine getirememe örnek olarak verilebilir. Hatta Yargıtay kararlarına bakıldığında çok ilginç boşanma sebepleri ile karşılaşmak mümkündür.

Sebeplerin iki alt başlıkta incelenmesindeki temel husus, özel boşanma sebebiyle açılacak bir boşanma davasında taraflar kusurları değil yalnızca özel sebebi ispatlamakla yükümlüdür. Ancak genel boşanma sebebiyle açılacak boşanma davasında mahkemenin boşanma kararı verebilmesi için her iki taraf da kusurların ispatını yapmak zorundadır.

  1. Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu 161. Madde zina nedeniyle boşanma davası hususunu açıklamaktadır.

Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Zinanın kelime anlamında her ne kadar cinsel birleşmenin gerçekleşmesi olsa bile, Yargıtay teşebbüs aşamasında kalan, zina yapıldığı intibaını uyandıran olayların bulunması durumunda zina sebebine dayalı açılan boşanma davasının kabulü gerektiğini aşağıda karar numarası belirtilen kararında açıklamıştır. Çünkü cinsel birleşmenin yaşandığının ispatı zordur. Ancak birlikte olduğuna dair ciddi ve inandırıcı deliller varsa zina kabul edilir. Eşin başka karşı cinsle olan konuşması, sevgili olması gibi hususlar zinaya girmez. Zina evlilik dışı cinsel ilişkiyi kapsar.

“Davalı-karşı davacı (kadın)’ın ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Davacı-karşı davalı kocanın çekişmeli boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekir.” (Y2HD-K.2013/17864).

Boşanma davası hem özel sebeplerden zina nedeniyle hem de genel herhangi bir sebeple beraber açılabilir. Zina sebebiyle boşanma davasında eşini affeden kişi yeniden zina nedeniyle boşanma davası açamayacaktır. Diğer sebeplere bağlı olarak yeniden boşanma davası açılabilir.

Zina sebebiyle boşanma davası zinayı öğrenmeden itibaren 6 ay içinde ve her halükarda 5 yıl içinde açılmalıdır. Bu süre geçtikten sonra zina sebebiyle boşanma davası açılırsa davaya genel boşanma sebepleri ile devam edilir.

Zina nedeniyle açılan boşanma davalarında aldatılan eş diğer eşten manevi tazminat isteyebilecektir.

2)    Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedenleri ile Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu’nun 162. Maddesi bu tür özel sebebe dayatılarak açılacak boşanma davası hususunu içermektedir.

Madde 162- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Söz konusu dava sebebi hayata kast, pek kötü davranış ve onur kırıcı davranış nedenlerinin açıklanması önem arz etmektedir. Hayata kast fiili eşin yaşam hakkına yönelik her fiili kapsamaktadır. Fiil sonucu bu fiile maruz bırakılan eşin yaralanıp yaralanmaması değil, öldürme iradesinin ortaya konulmuş olması önem teşkil eder.

Eşin bedenen ve ruhen sağlığını bozan davranışlar pek kötü davranış kavramı altında değerlendirilir. Somut olay değişkenlik göstereceğinden fiilin bu şekilde nitelendirilip nitelendirilmeyeceği hakimin takdirindedir.

Onur kırıcı davranışlar eşi, toplum nezdinde aşağılama, küçük düşürme, hakarette bulunma ve sövme olarak ortaya çıkmaktadır. Kızgınlık ve şaka yollu ile söylenen söz, eleştiri gibi davranışlar ağır derecede onur kırıcı davranış olarak kabul edilmemektedir ve yalnızca ağır derecede onur kırıcı olarak nitelendirilecek fiiller boşanma sebebi sayılmaktadır.

Zinada olduğu gibi hayata kast, pek kötü davranış ve onur kırıcı davranış nedeniyle açılan boşanma davasında affeden eşin dava hakkı yoktur. Aynı sebeple boşanma davası açılamaz.

3)    Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebepleri İle Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu’nun 163. Maddesi bu konuyu ele almaktadır.

Madde 163- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

Küçük düşürücü suç; toplum nazarında kişiyi utandıran, aşağılan ve yüz kızartan, hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet, irtikap, hileli iflas, uyuşturucu madde kullanımı ve satışı gibi suçlardır. Haysiyetsiz hayat sürme ise; namus, şeref ve itibar değerlerine aykırı bir yaşam tarzının benimsenip o yaşam tarzıyla hayatın idam edilmesine denir. Buna örnek olarak genelev işletmeciliği, jigololuk, ayaşlık ve kumarbazlık verilebilir.

4)    Terk Sebebiyle Çekişmeli Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu 164. Madde terk sebebiyle boşanma davası hususunu açıklamaktadır.

Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

Ortak konutu terk eden eş en az 6 aydır evine dönmemiş ve halen de ayrı olmalıdır. Terk sebebiyle boşanma davası açabilmek için öncelikle evini terk eden eşe noter kanalıyla ihtar çekilir ve eve dönmesi istenir. İhtarnamede eşin evine dönmesi aksi takdirde boşanma davası açılacağı belirtilmelidir. Eşin evine dönmesi için 2 ay beklenmesi gerekir. Eğer eş eve dönerse artık ihtarnameye dayanarak boşanma davası açılamaz.

İhtar çeken eş, diğer eşin gelmesi için bir aile konutu bulundurmakla mükelleftir. Büyüklerle yaşayan eşlerin anne babalarının evine dönme yükümlülüğü yoktur. Bu şartlar sağlanıyorsa ve eş ihtara rağmen eve dönmezse terk nedeniyle boşanma davası açılabilir.

5)    Akıl Hastalığı Sebebiyle Çekişmeli Boşanma Davası

Türk Medeni Kanunu 165. Ve 145. Madde bu hususu ele almaktadır.

Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

145. Maddede belirtildiği gibi evlenmeden önce eşlerden birisinin akıl hastalığına yakalanmış olması, mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali davasının açılmasına olanak sağlar. Bu nedenle eşlerden biri mutlaka evlendikten sonra akıl hastalığına yakalanmış olmalıdır.

Madde 145- Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır: 1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması, 2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması, 3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması, 4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.

  • Genel Boşanma Sebepleri

Türk Medeni Kanunu 166. Maddesi genel boşanma sebepleri hususunu açıklamaktadır.

Madde 166- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Yargıtay tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtıkları gerekçesiyle boşanma kararı verilmesi gerektiği kabul edilen bazı durumlar şunlardır:

  • Güven sarsıcı davranışlarda bulunma
  • Cinsel ilişki yaşamamaya da doğal olmayan yoldan cinsel ilişkiye zorlama
  • Eşlerin birbirini sevmemesi, ilgilenmemesi
  • Eşin ev işlerini yapmaktan kaçınması durumu
  • Eşlerin diğer aile bireyleri ile geçimsizlik
  • Evlilik içi sırların dışarıya anlatılması
  • Eşin çocukların bakımını ihmal etmesi
  • Aile konutu sağlanmayıp ebeveynlerle birlikte yaşanması
  • Diğer eşin borcundan dolayı eve haciz gelmesi vb.…

Anlaşmalı Boşanma Davası

Eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesiyle birlikte en az 1 yıl süren evlilikler hukuki olarak sonlandırılabilir. Bu durum anlaşmalı boşanma davası olarak adlandırılmaktadır. Anlaşmalı boşanma davasında hakimin, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi şarttır. Tarafların, boşanma sonucunda oluşacak maddi sonuçları ve çocukların durumuyla alakalı yapılacak düzenlemeyi kabul etmesi gerekmektedir.

Çekişmeli Boşanma Davası

Dava sebebinin özel veya genel olarak dayandığı ve tarafların bu sebepleri ve karşı tarafın kusurlarını ispatlamakla yükümlü olduğu dava türüdür. Bu ispatlarda kullanılacak deliller; tanık beyanları, telefon görüşme kayıtları veya mesaj içerikleri, boşanmaya temel teşkil edecek olguları ispatlamak amacıyla yalnızca bir kereye mahsus kaydedilmiş ses kaydı, sosyal medya içerikleri, güvenlik kamerası görüntüleri, uçak veya otel kayıtları, fotoğraflar banka kayıtları vb. olabilir. Bu deliller göz önünde bulundurularak her iki tür boşanma davası da yetkili aile mahkemesi tarafından aşağıdaki yargılama usulleri ile yapılır.

Türk Medeni Kanunu Madde 184- Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbidir:

1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.

2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz. 4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.

5. Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.

6. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.