İş Kazası Tazminat Davası ve Şartları
İş kazası tazminat davası; belli bir iş yerinde mesleğini icra eden işçinin doğrudan kişinin işle ilişkisine bağlı olarak ölüm veya yaralamayla sonuçlanan bir kaza sonucu, yaralanan kişi veya vefat eden kişinin yakınları tarafından açılabilecek bir maddi manevi tazminat davası çeşididir.
İş Kazası Tazminat Davaları Kimlere Karşı Açılabilir?
İş kazası tazminat davası kime karşı açılır sorusunun iki cevabı vardır. Bu davalar, hem asıl işverene hem de taşeron firmalara karşı açılabilir. Alt taşeron şirketlerin sayısı bu durumu etkilemez. Asıl işveren ve tüm alt firmalar, doğrudan veya dolaylı olarak dava konusu iş kazasından sorumlu olduğundan işin içinde bulunan tüm şirketlere karşı dava açılmasını engelleyen bir durum söz konusu değildir.
Örnek vermek gerekirse; bir inşaat işinde, bu işi projeleyen ve uygulayan X şirketi, inşaatın boyama işlerini Y taşeron firmasına vermiş olsun. Y şirketi, Z şirketiyle iş bölümü yaparak bu işlemi gerçekleştiriyorsa ve bu iş esnasında çalışan, ölüm veya yaralanmayla sonuçlanan bir iş kazasına maruz kaldıysa, davacı davayı tüm şirketlere karşı açabilir.
İş Kazası Olarak Sayılabilecek Hukuki Durumlar
İş kazaları, Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 13.maddesince açıklanmıştır. Bu madde şunları içermektedir;
İş kazası;
- a) Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada,
- b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,
- c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
- meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.
- İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
(a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,
(b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde,
(c) bendi kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatlarına göre yetkili mercilere derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,
iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu fıkranın (a) ve (c) bentlerinde belirtilen süre, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar.
Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, 96’ncı madde hükmüne göre tahsil edilir.
İş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usulü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
İş Kazası Tazminat Davası Zamanaşımı Süresi
İş kazası tazminat davası, iş kazasının olduğu günden itibaren 10 yıl içerisinde açılmalıdır. Bu durum Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesince belirtilmektedir
MADDE 146 – Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.
Davanın açılma süresi birçok faktöre göre değişiklik göstermektedir. Örneğin davacı, iş kazasına neden olduğu düşünülen firmaya taksirle ölüme neden olma ve taksirle yaralama suçlarından bir ceza davası açabilir. Ceza davalarında zaman aşımı süresi iki durumda farklıdır. Taksirle ölüme neden olma suçundan 15 yıl, taksirle yaralama suçunda 8 yıl zamanaşımı süresi vardır. İş kazası tazminat davası ile beraber, eğer açılırsa, ceza davasından zamanaşımı süresinin uzun olanı esas dava açma süresi olarak kabul edilir. Yani taksirle yaralama suçundan bir ceza davası da açılmışsa iş kazası tazminat davasının zamanaşımı süresi, taksirle ölüme neden olma suçundan ceza davası açılmışsa bu davanın zamanaşımı süresi esas alınır. İş kazası sonrası açılan dava süresince kişinin varsa maluliyet oranının artması durumunda, raporlanan son maluliyet oranının mahkemeye teslimi sonrası süre işlemektedir.
İş Kazası Tazminat Davasında Yetkili Mahkemenin Belirlenmesi
Bu mahkemelerin belirlenmesi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6. Maddesi ile gerçekleşmektedir.
(1)İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
(2) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(3) İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(4) İş mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır. (5) Bu madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.
İş Kazasının Tespiti Davası
İş kazası, işveren asıl firma yahut taşeron firmalar tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan gelecek müfettişler tarafından olayın iş kazası olup olmadığı tespit edilir. Olayın oluş durumu, tarafların kusur oranını içeren bir inceleme raporu, bu müfettişler tarafından düzenlenir. İncelenme raporu neticesinde olayın iş kazası olduğu kanısına varılırsa hak sahibi birey, doğrudan iş mahkemesine giderekmaddi ve manevi tazminat davası açabilir. Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişlerince yapılan incelemeler sonucunda olayın iş kazası olmadığı kanısına varılırsa davacı, hem Sosyal Güvenlik Kurumu’nu hem de işveren/işverenleri davalı olarak göstereceği bir İş kazasının tespiti davası açabilir. İş kazasının tespiti davası, iş kazası tazminat davası gibi 10 yıl zamanaşımı süresine tabidir. İş kazası tazminat davasının kesinleşmesi için önce iş kazasının tespiti davasının sonuca varması gerekmektedir.
İş kazasının tespiti davası, olayın iş kazası olarak belirlenmesiyle sonuçlanırsa, kaza yaralanmayla sonuçlandıysa kişiye, ölümle sonuçlandıysa yakınlarına Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından düzenli bir gelir bağlanır. Bağlanan düzenli gelirin bir kısmı, kişi tarafından talep edilen tazminat miktarından düşülür.
İş kazası Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbar edilmemişse, ihbar için kişiye belli bir süre tanınmalıdır.
İş Kazası Tazminat Davası Ne kadar Sürer, Davayı Kimler Açabilir?
İş kazası tazminat davası süresi birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. İş kazasının niteliği, tarafların kusur oranı, maluliyet oranı ve buna karşı yapılabilecek itirazlar, iş kazasının nasıl sonuçlandığı (ölüm yahut yaralanma) gibi hususlar mahkemelerce dikkate alındığından davanın sonuçlanma süreci değişebilir. Türkiye’de önceki davalar incelendiğinde genel itibariyle bu davaların 1.5 ila 2 sene kadar sürdüğü söylenebilir.
Yine Türkiye’deki davalar ve mahkeme kararları incelenerek maddi ve manevi tazminat davalası açan kişilerin ortalama ne kadar ücret talep edebileceği avukatlar tarafından öngörülmektedir. Bu davayı iş kazasına maruz kalan kişi, eğer hayattaysa, açabilir. Eğer hayatta değilse destekten yoksun kalan kişi yakınları davacı olabilir. Destekten yoksun kalma hususunda dikkate alınması gereken Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi şöyledir:
MADDE 56- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Sonuç itibariyle kişinin ölümünden olumsuz duygular sonucu manevi olarak etkilenen birinci derece yakınlar, ayrıca manevi tazminat davası açabilir, kişinin iş kazası sonucu yaralanmasında, yakın çevresinin manevi tazminat davası açmakta hakkı vardır. Bu durum kişinin hafif yaralanmalarından ziyade özellikle uzuv kaybı veya uzvun işlevinde bir kayıp görülmesi durumunda geçerlidir.