Evlenmenin İptali Davası ve Şartları
Kanunda sayılan hallerin varlığı halinde açılabilen evliliğin iptali davası, boşanma davasından farklı bir dava türüdür.
Evliliğin İptali Davası Nedir?
Türk Medeni Kanunu uyarınca, belirli bazı hallerin varlığı halinde evliliğin iptal edilmesi gündeme gelmektedir. Kanunda sayılmayan durumlar ve şartların var olmaması halinde evliliğin iptali istenememektedir. Evliliğin iptali ile birlikte söz konusu evlilik geçersiz hale gelmektedir. Evliliğin iptali davası ile boşanma davası iki farklı dava türüdür, temel itibariyle ayrı davalardır. Kanunda sayılmayan hallerde ve şartların oluşmamış olduğu durumlarda evliliğin iptali talebiyle dava açılsa dahi, söz konusu dava mahkeme tarafından reddedilecektir.
Evliliğin İptali Davası Açmak İçin Gereken Şartlar Nelerdir?
Evliliğin iptali nedenleri, Türk Medeni Kanunu’nda mutlak butlan ve nispi butlan olarak iki farklı türe ayrılmaktadır.
Mutlak Butlan ile Batıl Olan Evlilik
Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması, eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması, eşlerden birinin evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması ve eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması hallerinde, evlilik mutlak butlan ile batıl olmaktadır. Söz konusu durumlar, evliliğin mutlak sultan sebeplerini oluşturmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 145. maddesinde düzenlendiği üzere:
Madde 145- Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır:
1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,
2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,
3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,
4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.
Madde 146- Mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen açılır. Bu dava, ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir.
Madde 147- Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen dava edilemez; fakat her ilgili, mutlak butlanın karar altına alınmasını isteyebilir.
Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir.
Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez.
Nispi Butlan ile Batıl Olan Evlilik
Evlilik esnasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan eş, evlenmenin iptalini dava edebilmektedir. Dolayısıyla Türk Medeni Kanunu’nun 148. maddesinde düzenlendiği üzere, evlilik sırasında eşlerden birinin geçici olarak ayırt etme gücünden yoksun olması, nispi butlan sebepleri arasındadır. Evlenmeyi hiç istemediği ya da evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği halde yanılarak bu evlenmeye razı olunması, eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenilmesi durumunda yanılma hükümleri çerçevesinde eşlerden birinin evlenmenin iptalini dava etme hakkı bulunmaktadır. Dolayısıyla evliliğin yanılma ile yapılması da nispi butlan sebepleri arasındadır.
Söz konusu hüküm Türk Medeni Kanunu m. 149’da:
“Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir: 1. Evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde yanılarak bu evlenmeye razı olmuşsa, 2. Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse” şeklinde düzenlenmiştir.
Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından ya da onun bilgisi altında bir başkasınca aldatılarak evlenmeye razı olunması, davacının ya da altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmesi durumunda, eşlerden birinin evlenmenin iptalini dava etmesi mümkündür.
Aldatma durumunun da nispi butlan sebepleri arasında sayıldığı söz konusu Türk Medeni Kanunu’nun 150. maddesi:
“Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir: 1. Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa, 2. Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse” şeklinde düzenlenmiştir.
Kendisinin ya da yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veyahut namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş olması durumunda, söz konusu eşin evlenmenin iptali istemiyle dava açması mümkündür.
Bu hüküm uyarınca korkutma durumu da nispi butlan sebepleri arasında sayılmış ve Türk Medeni Kanunu’nun 151. maddesinde:
“Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş eş, evlenmenin iptalini dava edebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Evliliğin İptali Davası Açma Süresi
Nispi butlan sebeplerine bağlı olarak evliliğin iptali istemiyle açılacak olan evliliğin iptali davası hak düşürücü süreye tabidir. Evliliğin iptali davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği ya da korkunun etkisinin ortadan kalktığı (korkutma nispi butlan sebebine bağlı açılacak davalarda) tarihten başlayarak altı ve her halükarda evliliğin üzerinden beş yıl geçmek ile düşmektedir. Söz konusu hüküm Türk Madeni Kanunu’nun 152. maddesinde düzenlenmiştir.
152- İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Evliliğin İptali Davasını Kimler Açabilmektedir?
Evliliğin iptali davasını kimlerin açabileceği hususu, açılacak davanın mutlak butlan ya da nispi butlan sebeplerinden hangisine bağlı olarak açılacağına göre değişiklik göstermektedir. Mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali istemiyle açılacak davanın Cumhuriyet Savcısı tarafından re’sen açılabileceği gibi, aynı zamanda ilgili olan herkes tarafından da açılabilmesi mümkündür.
Nispi butlan sebeplerine bağlı olarak açılacak evliliğin iptali davası ise sadece eş tarafından açılabilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 146. maddesinde düzenlendiği üzere:
“Mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen açılır. Bu dava, ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir”.
Küçük veya kısıtlının yasal temsilcisinin izni olmadan evlenmesi durumunda, izni alınmayan yasal temsilcinin de evlenmenin iptaline ilişkin dava açma hakkı bulunmaktadır.
Evliliğin İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Evliliğin mutlak ya da nispi mutlak sebeplerine bağlı olarak iptali davasında, boşanmaya ilişkin hüküm ve kurallar uygulanmaktadır. Bu sebepledir ki evliliğin iptali davasında görevli mahkeme, özel mahkeme olan aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin kurulmadığı yerler bakımından görevli mahkeme ise Asliye hukuk mahkemesidir. Asliye hukuk mahkemesi, söz konusu davaya, aile mahkemesi sıfatıyla bakmak durumundadır.
Yetkili mahkeme bağlamında ise; evliliğin iptali davası, tarafların son altı aydır birlikte oturdukları yer veya eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılmaktadır. Bu sebeple tarafların yerleşim yerinin ayrı olması durumunda dahi davayı açacak kişinin kendi yerleşim yerinde veya davalının yerleşim yerinde de evliliğin iptali davasını açması mümkündür. Yetkili mahkemeyi belirten bu kural, davanın eş tarafından açılması durumunda geçerlidir.
Cumhuriyet savcısının, yasal temsilcinin veya ilgili diğer kişilerin açacağı evliliğin iptali davasında, yetkili mahkeme genel kural dolayısıyla davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Evliliğin İptali Davasının Boşanma ile Terditli Şekilde Açılması Mümkün Müdür?
Davacının aynı dava içerisinde iki ayrı talepte bulunduğu dava türüne terditli dava denilmektedir. Davacının istemlerinden biri asli diğeri ise tali nitelikte olup davacı taraf bir diğer anlatımla ilk olarak asli talebinin kabulünü, bunun mümkün olmaması durumunda tali talebin kabulünü istemektedir. Mahkeme tarafından terditli dava türünde, taleplerden sadece birisinin kabulüne karar verilebilmektedir.
Evliliğin iptali davası açan eş, evliliğin iptali talebinin kabulünün mümkün olmadığı takdirde boşanma talebinde bulunabilmektedir. Mahkeme tarafından evliliğin iptaline dair kanunun öngördüğü şartların var olması halinde, evliliğin iptaline yönelik karar verilecektir. Mutlak butlan sebeplerinin varlığı halinde Cumhuriyet savcılarının dava açmaya yetkili olduğu durumlarda, evlenmenin iptaline ilişkin istemin mümkün olmaması halinde boşanmaya ilişkin istemde bulunulması mümkün değildir.
Bununla birlikte boşanma sebepleriyle butlana ilişkin sebeplerin birlikte bulunması da mümkündür. Evliliğin iptaline ilişkin sebeplerin varlığı durumunda boşanma davası açılmış ise mahkeme tarafından bu durum re’sen dikkate alınmamaktadır. Ancak önceden açılmış olan bir evliliğin iptali davasının olması durumunda, boşanma davası söz konusu davayı bekletici sorun haline getirecektir.
Evliliğin iptali ile boşanma davası aynı dava değildir. Ancak evliliğin iptali davasının kabul edilmemesi halinde davaya boşanma davası olarak devam etmek mümkündür.
Evliliğin İptali Davasında Nafaka, Mal Rejimi, Tazminat
Eşler arasında geçersiz bir evlilik olsa bile eşlerin geçersiz evlilik içinde edinmiş oldukları mallara dair mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava açılması mümkündür. Bununla birlikte eşler arasındaki geçersiz evlilikle ilgili tazminat, velayet ve nafaka gibi hususlar için boşanma davasındaki hükümler geçerlidir.
Bunun yanında, evliliğin iptali istemine ilişkin davada, tarafların evliliğinin iptali yönünde hüküm kurulduktan sonra 300 gün içerisinde hamile kalınmış veyahut doğum yapılmış ise iptali istenmiş olan evlilikten olacaktır. Bu anlamda, nafaka ve velayet gibi konularda boşanmaya ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Evliliğin iptaline karar verilmesi durumunda, iddet müddeti de boşanmaya ilişkin hükümler gözetilerek uygulanacaktır. Bu sebepledir ki kadın, evliliğin iptali yönünde karar verilmesinden itibaren 300 gün içerisinde başka bir kişiyle evlenememektedir. Ek olarak belirtmek gerekir ki, evliliğin iptaline ilişkin karar ile eşler arasındaki kayın hısımlığı sona ermeyecektir. Kayın hısımlığına ilişkin evlenme yasağı, evliliğin iptal edilmesi durumunda da geçerlidir.
Evliliğin İptali Davası Açan Tarafın Dava Sona Ermeden Ölmesi Halinde
Evliliğin iptali davası açan eşin dava devam ettiği esnada ölmesi durumunda, söz konusu davayı devam ettirme hakkı mirasçılara geçmeyecektir. Davanın neticesinde, davalı tarafın evlenme sırasında korkutma, yanılma ya da aldatma ile kötü niyetli olduğu tespit edilir ise davacı tarafın yasal mirası olamayacaktır.
Söz konusu hüküm Türk Medeni Kanunu’nun 159. maddesinde:
“Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak, mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder” şeklinde düzenlenmiştir.
Davada ölen tarafın mirasçılarının, diğer tarafın kötüniyetli olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Aksi halde, sağ kalan eşin yasal mirasçı olması gündeme gelecektir.
Evliliğin İptali Davası Ne Kadar Sürmektedir?
Evliliğin iptaline ilişkin kanuni şartların varlığı halinde, yasal anlamda yetkili kişiler evliliğin iptali davası açmaktadır. Evliliğin iptali davası ne kadar sürer konusunda ise net bir şey söylemek mümkün değildir. Davanın sonuçlanma süresi, yargılamanın gidişatına, mahkemenin iş ve dosya yoğunluğuna göre farklılık gösterebilmektedir. Davanın açılmasının ardından duruşma günü verilmesi, duruşmalar arası zaman aralığının uzunluğu, adli tatile denk gelmesi gibi farklı etmenleri de davanın sonuçlanma süresi üzerinde etkilidir.
Boşanma Davası ile Evliliğin İptali Davası Arasındaki Farklar
Evliliğin iptali ile boşanma davası, iki farklı davadır. Boşanma davası; hukuken geçerli olan bir evlilik birliğinin sona erdirilmesi amacıyla açılan bir dava, evliliğin iptali davası ise mutlak ya da nispi butlan sebepleriyle geçersiz olan ya da sonradan geçersiz olan evliliğin mahkeme kararıyla iptal edildiği bir davadır. Her iki davada da evliliğin sonlanması mahkeme kararıyla olup; boşanma davasında eşlerin ortak iradeleri ile de mahkemeye boşanma istemi iletilmesi mümkündür.
Evliliğin İptalini Gerektirmeyen Eksiklikler
Evliliğin iptalinin gerekmediği eksikliklere şunları örnek vermek mümkündür:
Kadının İddet Müddetinden Önce Evlenmesi: Eşlerin boşanma ile evliliklerini sona erdirmeleri durumunda, boşanma hükmünün kesinleşmesinin ardından 300 günlük bir iddet süresi vardır. İddet müddeti adı verilen söz konusu bekleme süresi bitmeden kadının başka bir kişiyle evlenmesi, evlenmeyi geçersiz kılmamaktadır.
Evlilik merasimine ilişkin şekil kurallarına uyulmaması: Evliliğin, yetkili memur önünde yapılması ancak diğer şekil kurallarına uyulmaması durumunda, bu durum evliliğin geçersizliği sonucunu doğurmamaktadır. Örnek vermek gerekirse, yetkili memur önüne yapılmasına rağmen, tanıkların huzurunda olmayan bir evlilik butlana konu olmayacaktır.
Bazı Bulaşıcı Hastalıkların Bulunması: Frengi, bel soğukluğu, yumuşak şankr, cüzzam gibi Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 123. ve 124. maddelerinde belirtilen hastalıkların bulunması ve bu kişilerin evlenmesi durumunda, evliliğin iptaline ilişkin şartlar oluşmaktadır.
Evliliğin İptali Davasına İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2010/11272 karar numaralı kararına konu teşkil eden olayda Yargıtay:
“Dava, davalı ile davacının miras bırakanı S.’in evliliğinin iptali isteğine ilişkindir. Davacı, müteveffanın yaşı ve akıl sağlığı itibarıyla bu evliliği yapabilecek durumda olmadığını ileri sürmektedir. Bu iddia, evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunduğuna dayanmaktadır. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunması evliliği mutlak butlanla batıl kılar. Buna göre dava mutlak butlan sebebine dayanmaktadır. Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet Savcısı tarafından res’en dava edilemez ise de, bu dava her ilgilisi tarafından açılabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 159. maddesi nispi butlan sebepleriyle ilgilidir. Davacı, ölen S. mirasçısı olduğuna göre sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanını dava edebilir.
Dava, davalı ile davacının miras bırakanı S.’in evliliğinin iptali isteğine ilişkindir.
Davalı ile davacının miras bırakanı S. 08.08.2000 tarihinde evlenmiş, bu evlilik S.’in 31.12.2000 tarihinde ölümü ile sona ermiştir. Davacı, müteveffa S.’in yaşı ve akıl sağlığı itibarıyla bu evliliği yapabilecek durumda olmadığını ileri sürmektedir. Bu iddia, evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunduğuna ( TMK. md. 145 ) dayanmaktadır. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunması evliliği mutlak butlanla batıl kılar. Buna göre dava mutlak butlan sebebine ( TMK. m. 145/3 ) dayanmaktadır. Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet Savcısı tarafından res’en dava edilemez ise de, bu dava her ilgilisi tarafından açılabilir. ( TMK.m. 146/2 ) Türk Medeni Kanunu’nun 159. maddesi nispi butlan sebepleriyle ilgilidir. ( 2. H.D.’nin 20.05.2002 tarihli 2002/6073-6775 sayılı kararı ) Davacı, ölen S. mirasçısı olduğuna göre sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanını dava edebilir. O halde, tarafların mutlak butlan sebebiyle ilgili delilleri toplanarak, bu çerçevede değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığından söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır” ifadelerini kullanmıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2012/28580 karar numaralı kararına konu teşkil eden olayda Yargıtay:
“ÖZET: Davalı kadının evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığından söz etmeyerek davacı eşin güvenini sarstığı gerekçesiyle boşanma kararı verilmiş ise de; tarafların ancak evlilik birliği içinde gerçekleşen kusurlu davranışları boşanma sebebi olur. Mahkemenin kabulünde olduğu gibi, davalı evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığından davacı eşine söz etmemiştir. Davalı kadının evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığını eşinden gizlemesi, eşini sağlığı konusunda yanıltması ve aldatması, davacının bu sebeple güveninin sarsılmış olması nispi butlan sebeplerini oluşturabilir. Evlilik birliği içinde davalı kadının çocuğunun olmaması, yumurtalık rezervinin azalması/tükenmesi davalı kadın tedaviden kaçınmadıkça boşanma sebebi olmaz. Mahkemece davalı eşin evlilik öncesindeki davranışı sebebiyle davacı eşin güveninin sarsıldığından bahisle tarafların boşanmalarına karar verilmesi isabetsizdir.
DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Mahkemece, davalı kadının evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığından söz etmeyerek davacı eşin güvenini sarstığı gerekçesiyle boşanma kararı verilmiş ise de; tarafların ancak evlilik birliği içinde gerçekleşen kusurlu davranışları boşanma sebebi olur. Mahkemenin kabulünde olduğu gibi, davalı evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığından davacı eşine söz etmemiştir. Davalı kadının evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığını eşinden gizlemesi, eşini sağlığı konusunda yanıltması ve aldatması, davacının bu sebeple güveninin sarsılmış olması Türk Medeni Kanununun 149 ve 150. maddelerinde düzenlenen nispi butlan sebeplerini oluşturabilir. Evlilik birliği içinde davalı kadının çocuğunun olmaması, yumurtalık rezervinin azalması/tükenmesi davalı kadın tedaviden kaçınmadıkça boşanma sebebi olmaz. Durum böyleyken mahkemece davalı eşin evlilik öncesindeki davranışı sebebiyle davacı eşin güveninin sarsıldığından bahisle tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir” hükmüne yer verilmiştir.