Boşanmada Eşlerin Eşit Kusuru
Boşanma davasına ve boşanma davası sonucundaki taleplere ilişkin etkili olan eşlerin kusuru, boşanmada eşlerin eşit kusurlu olduğunda farklı neticeler doğurmaktadır.
Boşanma Davası ve Kusur Kavramı
Evlilik, resmi memur önünde yasal düzenlemelere bağlı kalınarak hukuki anlamda geçerlilik kazanmaktadır. Yasal olarak kurulmuş olan evlilik birliğini sona erdirmek ise mahkeme aracığıyla boşanma davası açılarak olmaktadır. Bunun dışında eşlerin kendi inisiyatifleriyle hukuken geçerli olan evlilik birliğini sona erdirmesi mümkün olmamaktadır. Kanunen öngörülmüş olan yasal boşanma sebeplerinin varlığı halinde, eşler evlilik birliğini anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davası açarak ve ancak hakim kararı ile sona erdirebilmektedir. Boşanma davası, özel mahkeme olan aile mahkemesinde, diğer hukuk davalarından ayrı usul kuralları uygulanarak yürütülen bir davadır.
Boşanma davasının açılmasıyla birlikte eşler arasında uyuşmazlık oluşturabilecek ev eşyalarının paylaşımı, nafaka ya da maddi – manevi tazminat ve benzeri nitelikteki hukuki sorunlara da çözüm üretilmesi gerekmektedir. Boşanma davasıile birlikte eşler arasında yeni hukuki sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse, boşanma davasının açılma tarihi eşler arasında uygulanmakta olan mal rejiminin tasfiye tarihi olarak kabul edileceğinden, boşanma davasının açılmasının ardından edinilen mallar, yapılacak olan mal paylaşımına dâhil edilmeyecektir.
Aile mahkemesinin, boşanma davasının yargılaması neticesinde boşanmaya karar vermesi halinde, mal paylaşımı dışında bütün çekişmeli halleri ortadan kaldırıcı mahiyette bir karar vermesi gerekmektedir. Mal paylaşımına ilişkin dava ise, boşanma davasının kesinleşmesinin ardından ya da boşanma davası ile aynı zaman diliminde açılsa bile ayrı bir dava olarak yürütülmektedir.
Belirtilen hususların ışığında, boşanma davasında maddi – manevi tazminat taleplerinde, boşanmaya neden olarak gösterilen hususlarda ve benzeri taleplerde, eşlerin kusur oranları çok önemlidir. Söz konusu kararlar, eşlerin kusur oranına bakılarak verilmektedir.
Madde 174- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
Boşanma Davasında Kusurun Önemi ve Eşit Kusurluluk
Eşlerin evlilik birliği içerisinde, birbirlerine karşı sadakat, özen, birlik giderlerine katılma gibi yükümlülükleri bulunmaktadır. Evlilik birliği içerisine eşlerin birbirlerine karşı olan söz konusu yükümlülüklerini ihlal etmesi ve ihlal edici niteliklerde davranışlar sergilemeleri, eşlerin kusuru olarak açıklanmaktadır.
Boşanma davası açısından kusur çok önemli olup, boşanmaya, nafakaya ya da tazminata ilişkin hususlarda kusur dikkate alınmaktadır. Eşler arasında kusur ve kusur oranları belirlenmeksizin boşanma davasında boşanmaya, nafakaya ya da tazminata hükmedilmesi mümkün değildir. Mahkemenin ilk olarak tarafların kusurlu fiil ve davranışlarına göre eşlerin kusur dereceleri yani ağır kusurlu, eşit kusurlu az kusurlu ya da kusursuz olarak belirlemektedir. Bu belirlemeye göre diğer hususlar hakkında karar verilmektedir.
Evlilik birliği içerisinde kusurlu davranış olarak; diğer eşe karşı fiziksel şiddet uygulamak, yalan söylemek, ahlak dışı teklifte bulunmak, hakaret etmek, bağımsız konut tesis etmemek, cinsel ilişkiden kaçınmak, evlilik birliğinin giderlerine katılmamak, güven sarsıcı davranışlarda bulunmak, eşini istememek ve benzeri davranışları saymak mümkündür.
Konuya ilişkin Yargıtay kararları incelendiğinde, fiziksel şiddet uygulayan eşle sürekli yalan söyleyen eşin; başkalarıyla mesajlaşan eşle ahlak dışı teklifte bulunup bağımsız konut tesis etmeyen eşin; uzun süre cinsel ilişkiden kaçan eşle hakaret eden eşin; hakaret eden eşle eşini istemeyen eşlerin eşit kusurlu olduğu kararlarına rastlanılmıştır. Boşanma davasında eşlerin eşit kusurlu olması hali için örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Hakaret eden, tehdit eden ve kötü muamelede bulunan eşin ise evi terk eden eşe göre diğer eşin ağır kusurlu olduğuna ilişkin kararlar mevcuttur.
Boşanma davası açılabilmesi için boşanma davası açmak isteyen tarafın daha az kusurlu ya da kusursuz olması gerekmemektedir. Dolayısıyla kusurlu olan eşin de boşanma davası açma hakkı bulunmaktadır. Fakat davacı tarafın daha kusurlu olması halinde, davalı tarafın açılan boşanma davasına itiraz hakkı olup, boşanmaya karar verilebilmesi için davalı taraf olan eşin az da olsa kusurlu olarak nitelendirilebilir olması gerekmektedir.
Davalı olan az kusurlu eşin boşanma davasına itiraz etmesi, davanın reddi için tek başına yeterli değildir. Söz konusu itiraz hakkın kötüye kullanımı olarak nitelendirilebilir mahiyete ve evlilik birliğinin devam etmesinde çocuklar ve davalı açısından korumaya değer bir yarar kalmaması durumunda boşanmaya karar verilmektedir.
Mevcut menfaatleri ya da beklenen menfaatleri boşanma nedeniyle zedelenen eşin maddi ve manevi tazminat isteminde bulunma hakkı olmakla birlikte, maddi ya da manevi tazminat taleplerinin kabulü için tazminat talebinde bulunan tarafın diğer tarafa göre daha az kusurlu ya da kusursuz olması gerekmektedir. Boşanma davasında eşit kusurlu olunması durumunda ya da ağır kusurlu tarafın talepte bulunması durumunda, talepler reddedilmektedir. Kusurun belirlenmesi açısından önemli bir konu da nafaka konusudur. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşin, kusurunun diğer eşe göre daha ağır olmaması koşuluyla nafaka talebinde bulunması mümkündür. Bu konuda, tazminattakinin aksine, eşlerin eşit kusurlu olması halinde de, eş lehine nafakaya hükmedilmesi mümkündür.
Boşanmada Eşlerin Eşit Kusuru Konusuna İlişkin Yargıtay Kararı
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/11762 karar numaralı kararına konu teşkil eden olayda Yargıtay:
“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı koca tarafından kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece, davacı kocanın daha ağır, davalı kadının az kusurlu olduğu kabul edilerek, tarafların boşanmalarına, davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına karar verildiği anlaşılmış ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı kocanın eşi ile ilgilenmeyip vaktini kendi ailesi ile geçirdiği, davalı kadının ise eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen kusurlu davranışları dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekmektedir. Boşanma davalarında eşit kusur halinde maddi ve manevi tazminata karar verilemez ( TMK. md. 174/1-2 ). Mahkemece, davacı kocanın daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, bu hatalı kusur belirlemesine göre davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat verilmesi yanlış olmuştur.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 28.05.2014 tarihinde karar verildi” ifadelerini kullanmıştır.