0541 146 65 66
Sosyal Medya Hesaplarımız

Ölüm Sonrası İşlemler ve Kriminal İnceleme

 Ölüm Sonrası İşlemler ve Kriminal İnceleme

Zorlamalı, şüpheli ölümlerde cesetlere cenaze işlemlerinden önce adli araştırma ve inceleme işlemlerinin yapılması gerekir.

Adli Ölü Muayenesi, Keşif Ve Otopsi

Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 87, 88 ve 89. maddelerinde yer verilmiştir. Bir ölünün adli muayenesi tabip huzuru ile yapılır. Adli muayenede ölünün tıbbi kimliği, ölüm zamanı ve ölüm nedenini tayin için harici bulgular tespit edilir. Cesetlerin adli ölü muayenesi cesetlerin olay yerinde bulunduğu ortamlarda veya hastanelerde otopsi salonlarında yapılabilir. Sıklıkla hekimler bir cesedin bulunduğu ortama adli ölü muayenesi yapmak amacıyla bilirkişi olarak götürülmektedir. Ölü muayenelerinin olay yerinde yapılmasındaki en önemli gerekçeler ölüm nedeninin saptanmasında yardımcı olabilecek veya yol gösterebilecek bazı bulguların araştırılması, ölüme etkili olabilecek faktörlerin ortaya konmasında hekimi yönlendirecek bazı biyolojik artık veya kalıntıların araştırılması ve ölüm mekanizmasını açıklayabilecek bulguların saptanmasıdır.

Otopsi

Otopsi, ölen kişinin ölüm nedenini saptamak amacıyla cesedinin tüm boşluklarının açılıp, bütün sistem ve organlarının eldeki yöntemlerle incelenmesi işlemidir. Bu aktarılanların ışığında otopsinin amacı;

1.    Ölüm nedenini saptamak,

2.    Ölüm mekanizmasını saptamak,

3.    Ölümün orijinini aydınlatabilecek faktörleri araştırmak,

4.    Ölüme etkili olabilecek faktörleri araştırmak için gerekli tüm teknik ve laboratuar incelemelerini yapmak ya da yapılabilmesi için örneklemektir (Adli Otopsiler Ve Adli Patoloji2007),

Adli tahkikat ve cesedin dış muayenesi ile yetinilerek kesin ölüm nedeninin saptanabilmesi çok sınırlı birkaç durum dışında bilimsel olarak mümkün değildir. Adli olgu etiketi almış ölümlerde birden fazla kişinin değişik sorumlulukları bulunabilir. Bu koşullarda tek aydınlatıcı, gerçekleri ortaya koyucu, spekülatif düşüncelerin silinebileceği yöntem, adli olgu etiketi alan ölümlerde cesede otopsi yapmak, gerekli laboratuar incelemelerinin yapılmasını sağlamaktır. Birçok yabancı ülkede adli olgu etiketi alan ölümlerde cesetlerin adli otopsi yapılmadan gömülmesi suç olarak kabul edilmektedir.

Adli otopsi, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nunda (CMK) otopsi, yeni doğanın cesedinin adlî muayenesi veya otopsi, zehirlenme şüphesi üzerine yapılacak işlemler düzenlenmiştir[1]. Teknik olarak Adli Tıp Kurumu mevzuatları ve uygulamaları uygulanır.

Adli otopsi tekniği

Adli olayın özelliklerine göre diseksiyon öncesinde olay yerinde ve cesette yapılması gerekenler

Ateşli silahla yaralanıp ölenlerde;

Bu tür olgularda dış muayenede mermi çekirdeği giriş ve çıkış yaraları ayırd edilmeye çalışılmalı, atış mesafesi hakkında fikir verebilecek nitelikteki giriş yarası bulguları dikkatlice araştırılarak saptananlar not edilmelidir. Kişinin her iki eli barut ve is yönünden çıplak gözle dikkatlice incelenmeli her iki elden parafin kalıbı alınarak atış artıklarının araştırılması sağlanmalıdır. Bu işlemlerden sonra vücuda giren ancak vücuttan çıkmamış cilt altında kalan saçma tanesi, mermi ve mermiye ait gömlek ya da benzeri metal parçacığın varlığını araştırmak amacıyla mutlaka cesedin tüm yüzeyleri sıvazlanarak araştırılmalıdır. Karşılaşılan cisimlerin insizyon (kesik) yapılarak alınması sırasında varolan herhangi bir yaranın bütünlüğünün bozulmamasına özen gösterilmeli, ayrıca cismin üzerinde ilave çizikler oluşturmayacak şekilde partiküle yakın ancak tam üzerine gelmeyecek bir insizyon yapılmalı ve ondan sonra yumuşak dokulardan bu parçacıklar alınmalıdır. Aşağıda anlatılacak tekniğin uygulanması sırasında mutlaka mermi çekirdeği ya da saçma tanesinin vücut içinde seyrettiği yol takip edilmeli ve hangi organlarda ne tür lezyonların bu trajeyi izleyen mermi çekirdeği tarafından meydana geldiği not edilmelidir. Ayrıca bu yöntem vücut içinde kalan suç delili olması nedeni ile mutlaka otopsi sırasında çıkarılması gereken mermi çekirdeklerinin daha kolay bulunmasına da yardımcı olacaktır. Vücut içinden ya da muayene sırasında kişinin giysileri arasından bulunarak çıkarılan mermi çekirdekleri ve saçma taneleri ile mermi çekirdeklerine ait kılıf ya da parçacıklar, av tüfeği fişeklerine ait tapa gibi cisimler bulundukları yerlere göre numaralanarak tüm bu bilgilerin aktarıldığı bir tutanakla Cumhuriyet Savcısına teslim edilmelidir (Adli Otopsiler Ve Adli Patoloji, 2007).

Kesici, kesici–delici, delici, kesici–ezici aletlerle yaralanıp ölenlerde;

Dış muayenede lokalizasyonları, boyutları ve özellikleri tanımlandıktan sonra yaraların özellikleri ve vücut boşluklarına uzanan trajeleri bozulmadan diseksiyon sırasında dikkatlice bu trajeler takip edilmeli, hangi alet darbelerinin hangi organlarda ne tür lezyonlar meydana getirmiş olduğu ayrıntılı bir şekilde not edilmelidir. Vücut üzerinde (elbise aralarında), olay çevresinde bazen bu aletlere ait parçalar kalabilir, bunlar da özellikleri tanımlanarak suç delili olması nedeni ile tutanakla tespit edilmelidir.

Küt travma ile yaralanıp ölenlerde;

Yaraların zemininde, olay çevresinde yabancı cisim varlığı dikkatlice araştırılmalı bulunanlar ayrıntılı bir şekilde tanımlanmalıdır.

Trafik kazaları sonucu meydana gelen ölümlerde;

Bu tür ölümlerin aydınlatılmasında çok kapsamlı araştırma, inceleme ve otopsi bulgularının değerlendirilmesi gerekmektedir. Adli problemlerin çözümlenmesi sağlıklı verilerle gerçekleşebilir. Sağlıklı veriler ise ancak multidisipliner ekip çalışması ile elde edilebilir. Adli bilimlerin çeşitli dallarında yetişmiş elemanların bilgilerine gereksinim vardır. Trafik kazalarının muayene ve otopsi yalnızca bir boyutunu araştırıp değerlendirebileceği açıktır.

Adli otopsiye en çok gereksinim duyulacak ölümler, trafik kazalarında yaralanmaya bağlanan ölümlerdir. Günlük uygulamalarımızda karşımıza bu konu ile ilgili çok çeşitli problemler çıkmaktadır. Bunlar;

1.    Kişinin varolan hastalığı nedeniyle kazaya neden olması,

2.    Kişinin varolan hastalığının ölümü kolaylaştırıcı rol oynadığı iddiaları,

3.    Kaza sonrası yaralının ihmal edildiğinin ya da özensiz taşınmasının ölümde rolü olduğu iddiaları,

4.    Yaralının tedavi kurumuna geç taşınmasının ölümün gerçekleşmesinde rolü olduğu iddiaları,

5.    Tedavi kurumunun gecikmiş tıbbi girişim ya da yetersiz tıbbi girişimler nedeniyle ölümde sorumluluğu olduğu iddiaları,

6.    Kişinin başka nedenlerle ölüp cesedinin trafik kazasının gerçekleştiği yerde bulunduğu iddiaları,

7.    Kişinin çeşitli kimyasalların etkisinde olması (alkol, uyutucu, uyuşturucu madde gibi),

8.    Trafik kazası sonucu kişinin kunt travmaya ilaveten boğucu, öldürücü gazları inhale etmiş olması,

9.    Olay sırasında ortaya çıkan yangının ölümde önemli rol oynadığı iddiası,

10. Kişinin kimliğinin bilinmemesi ve saptanmasının zor olduğu koşulda bir cesedin bulunması v.b. sorunlardır.

Eldeki yetersiz veriler nedeniyle bu sorunlar bazı spekülatif ve çoğu da sağlıksız yorumlarla çözümlenmeye çalışılmaktadır. Hekimler trafik kazası sonucu meydana geldiği iddia edilen ölümlerde mutlaka otopsi yapılması yönünde uluslararası görüşün ülkemizde de yaygınlaşmasını sağlamalıdır. Trafik kazasında meydana gelen ölümlerde karşılaştığımız sorunları bir sisteme oturtmak için bunlara etkili faktörlerin ana başlıklarını sınıflandırmamız gerekmektedir.

1.    Yaralı kişi ya da ölen kaza anında ne konumdadır? Yaya, sürücü, yolcu.

2.    Kazanın gerçekleştiği aracın türü nedir? Bisiklet, motorsuz diğer taşıma araçları, motosiklet, özel binek aracı, iş makinesi ya da aracı, kitle taşıma aracı; otobüs ve türleri, tren, metro vb. ,

3.    Ölüm nerede gerçekleşmiştir? Olay anında; araç içinde, araç dışında, sağlık kurumuna taşınırken, sağlık kurumuna ulaştığı sırada, sağlık kurumunda tıbbi tedavi alırken, sağlık kurumundan taburcu edildikten sonra.

4.    Ölenin ya da yaralının bilinen bir hastalığı var mıdır?

5.    Ölen ya da yaralı daha önce başka bir travmaya uğramış mıdır?

6.    Gerçekleşen kazanın iş kazası niteliği var mıdır?

Yukarıda sayılan koşullardan hangisi ya da hangileri incelenen olayda var olursa olsun yapılacak işlemlerde izlenmesi gereken temel basamaklar; olay yeri keşfi, adli ölü muayenesi ve adli otopsi olmalıdır (Adli Otopsiler Ve Adli Patoloji, 2007).

Alkol, uyutucu ve uyuşturucu maddelerin kazada ve ölümdeki rolü, yaralının taşınma, tanı ve tedavisinde sağlık kurumlarının sorumluluğu ve ölümde rolü olup olmadığı sorunlarını, kimliği bilinmeyen ya da şüpheli olanların kimliklerinin saptanması, olayın gerçek orijini, ölümün kesin nedeni ve mekanizmasını sağlıklı verilere dayandırarak saptamak çoğu olguda mümkün olacaktır.

Kimlik Tespiti

Kimlik belirleme yaşayan ve ölüde farklı olmaktadır. Kişilerin resmi ve tıbbi olmak üzere kimlikleri vardır. Ancak kimlik tespitinde çok farklı yöntemlerle tespit yapılabilmektedir.

Resmi, tıbbi ve şekli kimlik olarak ayırmak mümkündür.

Resmi kimlik; kişinin hüviyetini belge ile tespitidir. Nüfus cüzdanı, pasaport vb. ile

Tıbbi kimlik; kişinin kimliğini vücut biyolojik, kimyasal, iskelet DNA vb. veriler ile karşılaştırılması ile cinsiyet, ırk, şahsiyet tayininin yapılmasıdır. Bunun birçok yöntemleri bulunmaktadır. Bireysel tanımlayıcı izler (el, parmak, ayak vd.), yara vb. izler, antropometri, yeniden yüzlendirme,

Şekli, çehre kimlik; fotoğraf, eşkâl, eşyaları, elbiseleri. Vücudun dış görünüşüne göre; cinsiyeti, yaşı, boy, kilo, cildin rengi, saç ve traşları, … Kullandığı eşyalar; yüzük, kolye, çanta vb aksesuarlar, kıyafetler… bunların etiketleri, fişleri, vb.

Kimlik belirleme hukuki ve soruşturmanın en önemli aşamasıdır. Cinayet olaylarında faile ulaşmada önemli bilgidir. Yakın zamanda ölmüş ve bütünlüğünü koruyan ancak kimliği bilinmeyen taze cesetlerle karşılaşılması sıklıkla olmaktadır. Çeşitli kazalar ve doğal afetler ya da yangın gibi toplu büyük yaralanmalarda kişilerin kimliklerinin tespiti önemlidir. Bu cesetlerin tanınmasının zor olacağı şekilde yüz ve vücudunun zarara uğradığı durumlarda, yüz ve vücudun tanıtıcı özelliklerinin ayırt edilemeyeceği durumlarda ve cesedin iskelet halini aldığı durumlarda kimliklendirme cesedin özelliğine göre farklı yöntemlerle yapılır.

Resmi kimliğin sahte kullanımı, diğer kimliklendirme veri ve arşivlerinin olmaması ve düzenli tutulmaması sahte kimlik kullanımını kolaylaştırmaktadır. Kim oldukları belli olmayan malul ve cesetlerde kimlik tespiti önemlidir. Bu aşamada kimlik belirlemede her türlü yöntem kullanılması ihtiyaç olmaktadır. Tıbbi kimliklendirme bu aşamada önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır.

Kimliklendirmede Dikkat Edilmesi Gerekenler;

·       Giysilerin incelenmesi; rengi, şekli, etiketi, ceplerinde bulunan her türlü eşya not edilmelidir.

·       Yüzün tarifi; olay yeri keşif ekibinde bulunan teknik ekibe, bu amaca uygun teknikler kullanılarak fotoğrafları çektirilmelidir.

·       El ve parmak izleri kimlik tespiti için önemlidir. Yaşayan ve ölülerden tüm incelemelerden önce aldırılmalıdır (ateşli silah yaralanmalarına bakınız).

·       Vücut yapısı; şişman, normal, zayıf olarak ayrıntılı özellikleri ile tanımlanmalıdır.

·       Boy uzunluğu; baş topuk mesafesi dikkatlice ölçülmelidir. İskelet kalıntılarının bulunduğu vücut bütünlüğünün bozulduğu durumlarda ekstremitelerin uzun kemikleri ileri incelemeler için Adli Tıp Kurumu’na gönderilmek üzere savcıya teslim edilmelidir. Çünkü bu kemiklerin çeşitli noktalarından yapılan ölçümler ile uygulanan formüllerden kişinin boyu hesap edilmeye çalışılmaktadır.

·       Yaklaşık yaşı; bu amaçla dişlenme durumu dikkatlice not edilmeli, alt ve üst çene ve alveollerinin bütünlüğü bozulmadan Adli Tıp Kurumuna gönderilmek üzere savcıya teslim edilmelidir. Ayrıca aşağıda önerilecek kemikler kemikleşme noktaları ve epifiz hatları (grafiler) incelenmek üzere alınmalıdır. Cesedin izlenebilen gelişme durumu; sekonder cinsiyet karakterleri, genel görünüşü not edilmelidir.

·       Cinsiyet; sekonder cinsiyet karakterleri not edilmeli, pütrefaksiyona uğramış cesetlerde uterusun varlığı araştırılmalıdır. İskelet kalıntılarında özellikle kafatası ve pelvis kemikleri değerlendirilmeleri için, gönderilmek üzere savcıya teslim edilmelidir.

·       Kişiye özgü bulguların not edilmesi; operasyon izleri, skatrisler, deformiteler, amputasyonlar, tatuajlar not edilmelidir.

·       Hastalıklarına ait bulgular; organ bulguları, iskelet kalıntılarında; kırıklar, deformiteler, abseler, tümörler not edilmeli bu dokulardan gerekli histopatolojik incelemeler için örnek alınmalıdır.

·       Serolojik incelemeler; cesedin kimliklendirilebilmesi için kan ve vücut sıvılarından örnekler alınarak serolojik incelemelerle kan grupları, eritrosit enzimleri, doku tipilendirilmesi ve DNA analizlerinin yapılması sağlanmaya çalışılmalıdır.

·       Her koşuldaki cesedin kimliğinin saptanmasının konuyu yeterince bilmeyenlerce basit gibi görünmesine karşın adli bilimlerin tüm dallarının bilgisi ile çözümlenmesi gerekecek kadar karışık bir konu olduğu hatırdan çıkarılmamalı, bu konuya özen gösterilmelidir. (Adli Otopsiler ve Adli Patoloji, 2007).

Kolluk olay yerlerinde ceset ve cesede ait olabilecek nesne ve eşyaları iyi tespit etmelidir. Özellikle cesedin otopsiye gittiği ve sonucu uzun zamanda geleceği düşünülürse bu zamanda kimlik tespiti olay yeri sahnesi ve ceset sahnesi ile belirlenmesi mümkündür. Bu bulguların kayıt altına alınması gerekir. Fotoğraf, tanımlama, diyagram vb. ile olay sonrası tanıyanların teşhisi sağlanabilir (Bakınız; Suç Yeri ve Delil Güvenliği– Olay Yeri Tespiti s. 90, Görüntü Eşkâl Fotoğraf Bulguları s. 307).

Toksikolojik İnceleme İçin Örnek Alma

Zehirlenmeye bağlı ölüm olguları ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Olay yeri ve çevre bulgularının elde edilmesi kolluk tarafından yapılmaktadır.

·       Kullanılacak kabın, aletlerin ve organın temiz ve kimyasal bulaşıklı olmamasıdır. En az iki büyük boy kırılmaz cinsten (plastik vb.) kap hazırlanmalı,

·       İstenilen sonuca varmak için önemli olan diğer bir konu da; eğer kişinin ölümünden sorumlu tutulan ya da şüphelenilen bir ilaç ya da kimyasal madde varsa kendi kabıyla gönderilmeli, bu temin edilemiyorsa en azından ismi otopsi tutanağında belirtilmelidir. Alınan kimyasal madde ya da ilacın alınma miktarı ve zamanı biliniyorsa mutlaka belirtilmelidir.

·       Kronik ağır metal entoksikasyonu vakalarında ve mezar açma sonucu alınacak örneklere saç, kıl, deri ve kemik örnekleri ile kefen bezi ve çevresindeki topraklar da ayrı torba ya da kaplara konularak gönderilmelidir.

·       Ateşli silah yaralarında giriş deliği özelliklerine göre atış mesafesi hakkında fikir bildirilmeli, giriş deliği şahsın giysi ile örtülü bölgesi ise olay sırasında şahsın üzerinde bulunan giysilerin balistik yönünden bilirkişi incelemesine tabi tutulmasının atış mesafesi hakkında adli tahkikata ışık tutacağı bildirilmelidir.

·       Kesici–delici alet yaralarında yara dudaklarının özelliklerine göre suç aletinin tipi, bir yüzü keskin veya iki yüzü keskin şeklinde belirtilmelidir (Adli Otopsiler ve Adli Patoloji – 2007, Suç Yeri ve Delil Güvenliği – Uyuşturucu Madde Olayları, s. 280).

Defin Ruhsatı

Ceza Muhakemeleri Kanununa göre eğer cesedin muayenesi sırasında ölümün doğal nedenlerle meydana gelmediği şüphesini uyandıracak bulgular saptanmış ise veya ölünün kimliği meçhul ise o zaman durum Cumhuriyet Savcılığına ya da Sulh Hâkimliğine bildirilmelidir. Ceset muayene edilmeden önce kimliği saptanır, yakınlarından veya cesedi tanıyanlardan dikkatli bir hikâye/anamnez alınır. Kişinin anamnezde kaza, cinayet veya intihardan söz ediliyorsa, entoksikasyon şüphesi varsa, önceden geçirilmiş ciddi bir travmadan söz ediliyorsa, muayenede travmatik lezyonlar veya herhangi bir alet yarası saptanırsa, durum adli makamlara bildirilir. Adli makamlara ihbarı yapılan cesetlere defin ruhsatı düzenlenmez. O cesedin defin ruhsatı adli ölü muayenesi ve/veya otopsi yapıldıktan sonra adli makamlarca düzenlenir (Adli Otopsiler ve Adli Patoloji – 2007).

Mezar Açma / Fethi Kabir

Soruşturma aşamasında kayıp cesetlerle ilgili çalışma yapan polis cesedin gömüldüğü yeri bulmak için birçok ipucunu değerlendirir. Böyle durumlarda şüpheli bölgelerde arama, kazma işlemleri yapabilir. Böyle durumda gömüyü fark ettiği an diğer uzman birimlerden yardım almalıdır.

Adli olgu ihbarı ve incelemesi yapılmadan, defin ruhsatı alınmadan ve gizlice gömülmüş cesetlerde ya da gömüldükten sonra ortaya çıkan bilgi ve iddialar veya eksik inceleme-otopsi nedeniyle mezar açılarak cesedin çıkartılması, adli amaçlı incelemeler yapılması gerekebilmektedir.

Ceza Muhakemeleri Kanunu’na göre; gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir (m. 87/4). Bu tür olaylarda kolluk araştırmacı, soruşturmacı veya güvenliği sağlamak amaçlı olarak bulunmaktadır. Özellikle araştırmacı, soruşturmacı birimler adli vakanın seyrini bildikleri için gömünün/mezar açılması sırasında delil olabilecek bulgular konusunda hassas olmalıdırlar (2000–2001 yılında Ankara Sincan, Hizbullahı’ın ceset gömü yerlerinin tespiti ve çıkarılması).

Mezar açma ve cesedin çıkarılması sırasında, özellikle dikkatsiz alet kullanılmasına bağlı zararlar oluşturulabilmektedir. Bütünlüğe zarar verilmesi yanında; özellikle iskelet parçalarının bir kısmı mezarda kalabilmektedir. Toksikolojik inceleme için; cesedin sarılı olduğu kefen ve mezar toprağının da örneklenmesi önerilmektedir.

Normal şartlarda canlı ve cesetten dokuların alınması sağlıkçılar tarafından yapılmaktadır. Ancak uygulamada kolluk karşılaştığı olaylarda bu tür materyalleri toplamak durumunda kalmaktadır. İki km. alana dağılmış patlama olayında doku parçalarının kolluk tarafından toplanması veya kırsal alanda jandarmanın karşılaştığı bir doku parçası(insan, hayvan) alması gerekmektedir.

Bu alanlarda bilirkişi, kriminal inceleme, uzman görüşü hizmeti verilmektedir.

Bilirkisiraporlari.com da yayınlamakta olan her makale kurucu bilirkişilerimiz tarafından yazılmış olup yayınlanmış eserlerden oluşmaktır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında korunmaktadır. İzinsiz kopyalanması yasaktır.


[1]Otopsi 87– (1) Otopsi, Cumhuriyet savcısı­nın huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir.

(2) Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir.

(3) Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi yapma görevi verilemez. Ancak, bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir.

(4) Gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir.

(5) Yukarıdaki fıkralarda sözü edilen işlemler yapılırken, cesedin görüntüleri kayda alınır.

Yeni doğanın cesedinin adlî muayenesi veya otopsi 88– (1) Yeni doğanın cesedi üzerinde adlî muayene veya otopside, doğum sırasında veya doğumdan sonra yaşam bulgularının varlığı ve olağan süresinde doğup doğmadığı ve biyolojik olarak yaşamını rahim dışında sürdürebilecek kadar olgunlaşmış olup olmadığı veya yaşama yeteneği bulunup bulunmadığı saptanır.

Zehirlenme şüphesi üzerine yapılacak işlem 89– (1) Zehirlenme şüphesi olan hâllerde organlardan parça alınırken, görünen şekli ile organın tahribatı tanımlanır. Ölüde veya başka yerlerde bulunmuş şüpheli maddeler, görevlendirilen uzman tarafından incelenerek tahlil edilir.

(2) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme, bu incelemenin, hekimin katılmasıyla veya onun yönetiminde yapılmasına karar verebilir.

Bu alanlarda bilirkişi, kriminal inceleme, uzman görüşü hizmeti verilmektedir.

Bilirkisiraporlari.com da yayınlamakta olan her makale kurucu bilirkişilerimiz tarafından yazılmış olup yayınlanmış eserlerden oluşmaktır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında korunmaktadır. İzinsiz kopyalanması yasaktır.